some bored diaries

Tatil olunca insan direk üşengeçlik moduna  alıyor kendini sanırsam. Yani en azından benim modum öyle hiçbir şey yapmayayım müzik dinleyeyim , yatıp uyuyayım havalarındayım. Bu durumumdan tek şikayetçi annem tabi ki beni boş dururken görmek onu biraz sinir etmiyor değil =) Uyuşukluğum daha çok bilgisayar başında olduğu için yeni bir kore dizisi izlemeye başladım. ‘Big’ diye bir dizi konusu ruh değişimi gibi Secret Garden’ı andırsa da bu daha değişik ve güzel izleyin ve neler oluyor kendiniz görün derim :) Deniz sezonunu da geçen günlerde sonunda açtım. Deniz gerçekten insanı rahatlatıyor. Suyla aşk yaşadım akşama kadar öyle diyim sen anla :D kızarmış olmamdan çektiğim o acıdan dolayı bile şikayet etmedim. En nihayetinde su candır deniz candır derim =) Geçen yine ben kahve falı baktırırkenee ( en büyük hobimdir kahve falı baktırmak ne demişler fala inanma falsız da kalma:) yine yollar yine yollarrr kısalı uzunlu bu demek oluyor ki dedim aha başlıyor bizim düğünler. Y

Tatilin verdiği üşengeçlikle yazmaya da ara vermiştim. Daha doğrusu hala defterlerime yazıyorum desem daha doğru olur J . İki haftadır tatildeyim kendime gelmeye çalışıyorum. Ankara ‘yı bir terk edişim vardı ki aman aman .. son sınavdan çıktığım gibi yurda yetişmem bir telaş sonucu kendimi AŞTİ de bulmam en sonunda da otobüse binmem hayal gibiydi :D otobüs de ise sonunda bitti kurtuldum diye sayıkladığımı hatırlıyorum … Ve sonunda Bursa’daydım. Gerçi buraya da yeni taşınmıştık ilk defa uzun süre kalacağım burada. Karşı komşumuz beni görünce Allah içine sindirsin demişti de anlamamıştım. Harbiden de sindirmeye çalışıyorum. Hiç arkadaşım  yok burada =( evdeyim bir fiil :/ etrafı keşfedeyim diyorum bu sefer de hava çok sıcak orta yolunu bulmuş değilim … Hafta sonu annemlerle çıkınca dışarı havam yeşillendi biraz =). Alışveriş falan derken zaman geçti. Sonra da Bursa’da ki Gölbaşı’na gittik küçük salaş bir çay bahçesi ve mis gibi göl manzaralı baktıkça insanın içi açılıyor o biç

Bak rastlantı değilsin sen: şu garip yaşamımın ulaşmak zorunda olduğu bir noktasın(-artık ‘noktaydın’mı demeli ?... ) Biliyorum ki bütünüyle sana yönelmişti yaşamım; belki, gerçekleştirebilirdik ‘derece’sinden hep kuşkulanarak , ama ,bütünlüğünden – bütün olması gerektiğinden- emin olarak-kendi bütünlüğümü ortaya koyarak; senden de kendi bütünlüğünü isteyerek…   Gideceğini biliyorum. Yalnızca bir ay var önümüzde. Sonra gidecek. Belki, sen haklısın. İstersen adındı koymayalım. Dedim ya,hepsi bir ay işte. Gidecek. Yenerim yüreğimi ben merak etme.                                                                                                                    Oruç Aruoba – ile -

             Aslında bu yazıyı albümün ilk çıktığı zaman yazacaktım ama bir türlü fırsat olmadı . Şarkıların akışına kaptırmışım kendimi sonra yazı falan hak getire J ve ilk o muhteşem albüm ALİVE  …  Uzun süre dönmelerini beklemiştik  VIP’ler olarak  şarkılar nasıl konsept  nasıl diye meraktan çatlıcaktık nerdeyse ama beklediğimizin de üstünde bir albüm olmuştu.  Her ruh haline hitap eden şarkılar vardı . en güzel şarkı şuydu diyemiyorum çünkü bütün şarkılar çok güzeldi . ama en hareketlisi çoşturanı tabiî ki FANTASTİC  BABY ‘di J birde bir Blue vardı ki of off... :/                        Ama bu albümün bir introsu vardı ki onu bile tekrar tekrar dinliyordum     hatta keşke bunun tam versiyonu olsa da dinlesek diye düşündüğüm bile oluyordu.             Sanırım G-dragon iç sesimi dinlemiş olmalı ki özel bir albüm daha çıkarmaya karar vermişler J hatta içinde Japonya da çıkardıkları albümde olan ‘ego’ ve ’feeling’ şarkılarının Korecesi de var